6 Temmuz 2013 Cumartesi

Altı Delik Ayakkabı

Şimdi hatırlıyorum da, çocukken ne kadar safmışım.

Günlerden Cuma, aylardan Ramazan,

Yaşım daha 10 ve ben ilk okula gidiyorum,

Benden büyük 4 tane daha abim ve ablalarım var.

Babam bir garip devlet memuru,

Annemse ev hanımı,

Biz beş kardeş de okula gidiyoruz,

Maddi durumu siz anlayın artık,

Neyse işte; o cuma günü okuldan eve dönerken yağmur yağıyordu,

Çocukluk işte yağmurda sallana sallana geldim eve,

Ayakkabımı çıkarttım, tam eve adım atacakken annem "Dur" dedi,

Durdum gayri ihtiyari bir biçimde; ama sebebini anlayamamıştım.

Ardından annem tekrar "Çoraplarını çıkart" dedi,

İşte o an anladım neden böyle söylediğini annemin.

Ayakkabımın altı delinmiş, çoraplarım ıslanmış ve ben bunu annem söyleyince fark etmiştim.

Akşam orucumuzu açarken sofrada annem babama beni göstererek bir şeyler fısıldadı,

Ne dediğini tam olarak anlamasam da babamın suratının düşmesinden bir şeylerin ters gideceğini anlamıştım.

İftarımızı yaptıktan sonra babam Uzun Samsun sigarasından bir dal daha yakmıştı efkarlı efkarlı,

Bense ITT marka tüplü siyah beyaz televizyonumuzu izliyordum.

Yatsı ezanı vakti yanaştığında babam abimle bana dönüp "Hadi oğullarım camiye gidiyoruz" dedi buruk bir sesle,

İçimde bir sıkıntı vardı ama tam olarak ne olduğunu çözemiyordum,

Eşiğe adımımı attıktan sonra altı delik ayakkabılarıma uzanmıştım ki, babam durdurdu beni;

Babamın "Oğlum yazlık terliklerini giy, yağmur yağmıyor; hem hava da sıcak oldu zaten" dediğini çok net hatırlıyorum.

İçimdeki sıkıntı bir hayli artmış olsa da çocukluk hali işte anlam veremiyordum bir türlü o sıkıntıya.

Ezan okunurken babam bizi şadırvana götürmüştü, abdest almayı öğretiyordu sözde; halbuki biz çok iyi abdest almayı biliyorduk ki zaten!

Tam abdestimi almıştım ki babam "Oğlum bu aldığın abdest olmadı, kulağını iyi mesh edemedin, hadi baştan al abdestini" dedi.

Abimin abdestinde ise ayaklarını tam yıkamadığı bahanesini öne sürdü,

Yanlış hatırlamıyorsam tam 3 defa üst üste abdest almıştım o gece,

Caminin şadırvanında hiç kimse kalmamıştı biz "doğru abdesti" alana kadar...

Tüm ilçe namaza durmuştu biz abdest alana kadar,

Sonunda abdestimizi almış ve camiye namazı kılmaya doğru ilerlerken babam kapıda beni durdurmuş ve "Oğlum az bekle burada" demişti.

Abime ise "Hadi oğlum sen geç namaza dur" diyerek içeri göndermişti.

Babam kendi ayakkabısını rafa yerleştirdikten sonra raflara göz atmaya başlamıştı,

Bir rafa gözü takılmıştı, bir kaç saniye rafa baktıktan sonra bir de dönüp bana baktı,

Yüzündeki o mağrur ifade hala gözlerimin önüne gelir babamın,

Rafa tekrar döndü ve eli titreyerek o rafa ulaştı,

Raftaki 36 numara ayakkabıya uzandı ve sağını, solunu, arkasını kolaçan ettikten sonra o ayakkabıyı ceketinin içine sakladı,

Biraz yüksek sesle "Benim abdestim bozuldu, Ulan şeytan alacağın olsun, Ben tekrar abdest alayım" diyerek dışarı yöneldi,

Elimden tuttu ve beni şadırvana götürdü,

Babam ayağımdaki terlikleri çıkartmamı ve o raftan aldığı ayakkabıları giymemi istediğinde ağlamak üzereydim,

10 yıllık ömrümün 7 yılını çok net hatırlayan ben, ilk defa babamın böyle kötü bir şey yaptığını görünce kendimi tutamıyordum,

İçimdeki sıkıntının kaynağını da bulmuştum artık,

O ayakkabıları ben nasıl giyebilirdim ki?

Gözlerim ağlamaklı bir şekilde babama döndüm, babamın yüzündeki o ifade aynen şunları anlatıyordu:

"Oğlum görüyorsun halimizi, ben de isterim sana hiç kullanılmamış, istediğin model ayakkabıyı almayı ama ..."

Mecburen giydim o ayakkabıları, babam bana hadi oğlum sen artık eve git dedi ve çıkarıp kenara koyduğum terlikleri alıp camiye doğru yöneldi.

Ben o ağlamaklı halimle eve yürüyordum,

Evimiz biraz ilçenin dışındaydı ve eve yüz metre kala başka ev yoktu bizimkinden başka,

En yakın komşumuzun evini geçtikten sonra artık göz yaşlarımı tutamadım ve ağlamaya başladım,

Bir ayaklarıma bakıyordum bir gök yüzüne, içimden "Allah'ım ne olur babamı affet, benim için hırsızlık yaptı babam, onu cezalandırma beni cezalandır." diye geçiriyordum bir yandan da...

Artık eve varmıştım,

Anneme hiçbir şey demeden sessizce yatağıma gidip ağlamaya başladım,

Yatağım dediysem hemen bana ait bir yatak olduğunu düşünmeyin,

Oturma odasındaki kanepeyi kastediyorum,

Gerçi 5 yıl boyunca o kanepede uyumuştum o ana kadar, benim için en kaliteli yataklardan bile rahattı ya o yatak neyse...

Annem televizyonu kapatıp yanıma geldi, başımı okşayarak "Neyin var oğlum? Neden ağlıyorsun?" diye sordu,

"Babam" dedim, "Babam benim için hırsızlık yaptı". "Eğer okula gitmeseydim, ayakkabıya ihtiyacım olmazdı!" dedim sonra,

Babamın bu suçu benim yüzümden işlediğini biliyordum...

Annem başımı okşamaya devam ederken "Oğlum o ayakkabıları baban çalmadı aslında, bir arkadaşıyla işten dönerken konuşmuş, senin için almış o ayakkabıları ayakkabıcıdan, ayakkabıcı namaz kılarken seni bekletmemek için raftan alıp sana vermiş işte yeni ayakkabılarını" dedi.

Bir an olsun içim rahatlamıştı, babam hırsızlık yapmamıştı ve gözümde hala "Dürüstlük Timsali" idi, bize her zaman öğütlediği gibi...

Geriye dönüp baktığımda çocukken ne kadar saf olduğumu daha iyi anlıyorum,

Fakirdim, Evet! Ama babam hiçbir zaman beni boynu bükük bırakmamıştı...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder